ETKİNLİKLER/DUYURULAR

Uluslararası Psikanaliz Yıllığı’nın 2018 sayısıyla 10. yılını kutladık. 9 Aralık 2018’de Psike İstanbul’un Psikanalitik Bakışlar Sempozyumu’nda gerçekleştirilen 10. Sayı kutlama paneline sanatçı Selma Gürbüz, psikanalist Bella Habip ve psikanalist Nilüfer Erdem panelist olarak katıldı.

SANATÇININ DENEYİMİ ÜZERİNE – SELMA GÜRBÜZ Sanatçı gözlemcidir. Birikimlerini görsel olarak kullanması kendi dilini oluşturma ihtiyacından kaynaklanır. Aynı zamanda dış dünyadan kaçıştır bu. Benim kaçışım doğaya yakınlaşarak, ona sarılarak oluyor. Bu güzel yalnızlık görsel bir şölene dönüşüyor, hayvanlarıyla doğanın ince detaylarında kendimi bu doğayı deneyimlemeye bırakıyorum. Dış dünyanın sıkıntılarına, sorunlarına kendimi kapatıyorum. Burada sanki Adem ve Havva’nın bile öncesinde henüz hiçbir insanın yeryüzünde var olmadığı, kendi kendine işleyen, bir tür kayıp cennetin huzurunda buluyorum kendimi. Bu da beni insan ürünü olan her tür dertten uzak tutuyor ve varoluşsal kaygılarımı hafifletiyor. Eserlerimde öne çıkan bir diğer unsur olan gölgeyle ilişkim de beni gerçekliğe daha farklı açıdan bakmaya yönlendiriyor. Gölge surettir, iki boyuttur, hakikattir. Bize kendimizi gösterir.

WINNICOTT’UN YARATICI DÜRTÜ’SÜ – BELLA HABİP İç Dünya Dış Gerçeklik temalı bu sempozyumda Uluslararası Psikanaliz Yıllığı’nın “Yaratıcılık ve Dönüşümler” başlıklı oturumunda davetli sanatçımız Selma Gürbüz’ün büyüleyici resimlerini Winnicott’taki yaratıcılık mefhumu üzerinden ele almak bana en cazip gözüken yol oldu. Bu yol daha sonra sanatçının bize yolladığı özette de ifade ettikleriyle örtüştü. Şöyle ki Selma Gürbüz sanatını icra ederkenki ruh halini tasvir ediyor ve bir tür “huzur”dan, kayıp bir cennetin huzurundan söz ediyor. Bu sözcük bende bir dizi çağrışımı tetikledi. Bu çağrışımlar Winnicott’daki gerçek kendiliğin sadece var olmak üzerinden kendini ortaya koyuş biçimiyle alakalı ki bunu yaratıcılık bağlamında daha derinlemesine ele alınabilir.

ÖTEKİNİN HUZURUNDA YALNIZ: SELMA GÜRBÜZ’ÜN ESERLERİNDEKİ HAYVAN FİGÜRLERİ ÜZERİNE – NİLÜFER ERDEM Selma Gürbüz’ün resimlerinin merkezinde yer alan kadın figürü çoğu zaman ona eşlik eden hayvan figürleriyle birlikte sunulur. Bu hayvan figürlerinin hem “öteki”ni hem de kendiliğin parçalarını temsil ettiği izlenimini ediniriz. Kadın mı hayvan(lar)ın huzurundadır hayvan(lar) mı kadının? Özne olan kadın mıdır hayvan mıdır? Her ne olursa olsun, kendiyle kendi veya kendiyle öteki arasındaki bu sahneler yapılandırıcı bir deneyimin yaşanmakta olduğu huzur dolu anları düşündürür ve Winnicott’un annenin yanında ama ondan ayrı oyun oynamaya başlayan çocuğun ulaştığı ruhsal özerkliği anlatmak için kullandığı “ötekinin varlığında yalnız kalabilme yetisi”ni hatırlatır. Özne olmak “yaratıcı” bir süreçtir. Ben ile ben olmayan (öteki) arasındaki ilişkinin yol açtığı dönüşümlerle gerçekleşir.

9387b39e-332d-4d57-bb72-f71ab1898182

 

 

Yorumunuzu Yazın